Site icon Şirket Haber

Çalışan Refahını Artırarak İşletmenizi Geliştirebilirsiniz!

Çalışan Refahını Artırarak İşletmenizi Geliştirebilirsiniz!

Great Place to Work® ve John Hopkins Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen çalışmada yöneticilerin, çalışan refahını destekleyen şirket kültürünün nasıl oluşturulabileceğinin ipuçlarını ortaya koydu.

 

Great Place to Work®, Johns Hopkins Üniversitesi Carey İşletme Fakültesi’nden araştırmacılarla işbirliği yaparak 37 ülkeden 14 bin kişinin katıldığı çalışan refahı anketinde, ortalama bir çalışanın günlük rutininde işyerinde refahını etkileyen faktörler incelendi. İşyerinde çalışanların refahını artırmak, fiziksel sağlığın ve yapılan iş türünün dışında ele alınması gereken bir konu ve bu iki faktör önemli olsa da, çalışanların işyerindeki refahını etkileyen birbirinden farklı birçok deneyimin yalnızca bir bölümü. Ancak çalışanların yüksek refah düzeyine erişmede rolü olan alanlarda olumlu deneyimler yaşadıklarında, hem işte hem de iş dışında gelişme ve ilerleme kaydettikleri unutulmamalı.

 

Eyüp Toprak: “Beş çalışandan dördü, işinde gelişme gösteremiyor!”

Milyonlarca çalışan anketinin yer aldığı Great Place to Work®’ün küresel veri tabanı yardımıyla çalışan refahı konusunda Great Place to Work® sertifikasına sahip işyerlerinde yararlanılan faktörleri ve uygulamaları karşılaştırdıklarını belirten Great Place to Work® Türkiye Kurucusu ve Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Pandemiden önce de çalışanların refahı önemliydi. Ancak geçtiğimiz iki yıl, çalışan refahının ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösterdi ve çalışan refahını, yeni iş dünyasının temel bir unsuru olarak net biçimde konumlandırdı. Gelecekteki işyeri dinamiklerine olan potansiyel etkisi nedeniyle çalışan refahı her geçen gün daha fazla öne çıkıyor. Bu da, önde gelen şirketlere çalışan refahını anlamaya ve iyileştirmeye yönelik daha iyi yaklaşımlar geliştirme konusunda ilham veriyor” dedi.

 

Küresel verilere göre çalışanların yalnızca yüzde 17’sinin yüksek refah seviyesine ulaştığını, yani diğer bir deyişle gelişme kaydettiklerini gösterdiğini ekleyen Toprak, “Ne yazık ki neredeyse yüzde 14’ü düşük refah seviyesinde çalışıyor. Refah deneyimleri coğrafi bölgeler arasında kısmen farklılık gösterse de, ortalama referans değer dünya genelinde düşük seyrediyor. Bu düşük sonuçların arkasındaki nedenler sadece pandeminin etkileri ile sınırlı değil. Dünya genelinde çalışanların, çalışan refahının başlıca iki unsuru olan amaç ve ilişkiler konularında her daim ciddi boşluklarla karşı karşıya kaldıklarını gördük” dedi.

 

Birçok çalışan, gelişmek için gereken anlam, tatmin ve ilerlemeyi deneyimleyemiyor. Ankete katılanların yüzde 42’si işlerinde anlam bulamadıklarını, yüzde 37’si ise çalışmalarının bir fark yaratmadığını hissettiklerini belirtiyor. Yapılan çalışma, işyerinde özgün ve özenli ilişkilerin de birçok işyerinde olmadığı tespit edildi. Dünya genelinde çalışanların yüzde 25’i işyerinde yalnız hissediyorken yüzde 32’si ise kendilerini çalıştıkları işyerine ait hissetmiyor. Türkiye’deyse yüzde 20 oranında işyerinde yüksek düzeyde refah yaşandığı belirtilmiş olsa da anlamlı ilişkiler noktasında ankete katılanların yüzde 37’si aidiyet hissetmediğini, yüzde 30’u ise işyerinde yalnız hissettiğini bildirdi. Amaç konusunda da Türkiye’deki çalışanların çok iyi bir seviyede olmadığı görülüyor. Çalışanların yüzde 36’sı yaptığı işte anlam bulamazken yüzde 28’i bir fark yarattığına inanmıyor.

 

Çalışan refahı nasıl artırılır?

Yöneticiler, zihinsel ve duygusal destek, amaç duygusu, kişisel destek, finansal sağlık ve anlamlı ilişkilerin olduğu bir ortam yaratarak çalışanların gelişmesine olanak tanıyan olumlu bir refah seviyesi sağlayabilirler:

 

1- Çalışan refahı düzenli olarak ölçülmeli

2- Refahın önemli olduğuna dair güçlü ve basit sinyaller gönderilmeli

3- Çalışanlarla insan kaynakları arasında ilişki kurulmalı

4- Rol model çalışanlar öne çıkarılmalı

5- Sürekli gelişim ve öğrenme ortamı teşvik edilmeli

6- Katkılarını konumlandırmaları için çalışanlar güçlendirilmeli

Exit mobile version